2 Mart 2012 Cuma

[ Osmanlı'nın Fatihi ... ]



Şanlı Ecdad
 ...

Fatih Sultan Mehmed, adını taşıyan camiin inşaatında kullanılacak mermer sütunları kestiren Rum mimarlardan İpsilanti Efendi'ye kızıp elini kestirir Bunun üzerine İpsilanti Efendi, ilk İstanbul Kadısı Sarı Hızır Çelebi'ye başvurur. Haksızlığa uğradığını belirtip, hakkının Padişah'tan alınmasını ister.Kadı, Padişah'ı çağırtır. Padişah girdiğinde İpsilanti Efendi dâvâcı makamında ayakta durmaktadır. Padişah "maznun" minderine bağdaş kurmak üzereyken, Kadı Efendi kükrer:"Begüm, hasmınla mürafaai şer' olunacaksın, (beyim, davacı ile hukuk önünde yüzleşeceksin) ayağa kalk!"Padişah kalkar. Kendisini savunması istenince hata ettiğini belirtir. Kadı Efendi "Kısasa kısas" hükmünü verir: Hüküm gereğince Padişahın da eli kesilecektir.Dinleyenler dehşetten ve hayretten dona kalmışlardır. Padişah boyun bükmüş, hükme rıza göstermiştir. Durum o kadar alışılmışın dışındadır ki, İpsilanti Efendi'nin eli, ayağı titremeye başlamıştır. Aklı başına gelir gibi olunca kendisini Padişahın ayaklarına atar."Dâvâmdan vazgeçtim. İslâm adâletinin büyüklüğü karşısında küçüldüm. Böyle bir cihangirin elini kestirip kıyamete kadar lânetlenmeyi göze alamam."Fatih'in eli kesilmekten kurtulur. Ama tazminat ödemeye mahkûm olur. Kestirdiği elin diyetini şahsî gelirinden öder. Ayrıca bir de ev verir.Mahkeme sona erip herkes çıktıktan sonra, Padişah, Kadıya döner:"Bak a Hızır Çelebi, bu padişahtır deyu iltimas eyleseydin, şer'i şerife mugayır hüküm verseydin şu kılıçla başını koparırdım." Kadı Hızır Çelebi minderini kaldırır, minderin altında duran demir topuzu Padişaha gösterir:"Siz de padişahlığınıza mağruren hükmü tanımasaydınız billahi bu topuzla başınızı ezerdim."
(Bu vukuat "Evliya Çelebi Seyahatnâmesi"nin Millet Kütüphanesindeki Emiri koleksiyonunda bulunan yazma nüshanın birinci cildinin 36. sayfasında detaylı biçimde, ayrıca Abdurrahman Adil'in "Hâdisat-ı Hukukiyye" isimli eserinin 1923'te yayınlanan 12. cüzünün 185-186. sayfalarında özet olarak mevcuttur)

İkinci örnek;
Yine Fatih'den: Macar milli kahramanı Jan Hunyad'ın (Hunyadi-Janos), Sırbistan'ı işgal edip bütün Ortodoks kiliselerini yıkacağını söylemesi üzerine büyük bir korkuya kapılan Sırplı yöneticiler Fatih Sultan Mehmed'e bir heyet gönderdiler. Heyet, Fatih'e şu teklifte bulundu:"Hunyad bizi ve inancımızı yok etmek istiyor, lütfen ülkemizi siz feth edin, bizi Hunyad'ın zulmünden kurtarın."Fatih "Tamam" dedi. Ancak heyetin içinde az da olsa bir endişe kalmıştı. Heyet Başkanı bunu Padişah'a açtı: "Gerçi adaletinizden ve müsamahanızdan eminiz, ancak kiliselerimizi yıkmayacağınızı ağzınızdan duyarsak, daha mutlu döneceğiz."Fatih Sultan Mehmed, şu mealde cümlelerle Sırp önderleri rahatlattı:"İnşallah Sırbistan'a hakim olduğumuzda, camiler yaptıracağız, ancak kiliselerinize dokunmayacağız. Siz nerede bir cami görürseniz yanına kilise yaptırabilirsiniz. Hatta duvarını bitiştirebilirsiniz de... Bizim dinimiz işte böyle bir dindir."
(İ. Hami Danişmend, Tarihi Hakikatler, c. 1, s.501-502, İstanbul 1979, Tercüman Yayınları)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder