
...Düş ve dua arası bir vakit… Taşköprü yetmişli yılları omuzlamış. Bir de sessiz harflere öncülük edecek, mahcup ve duru bir adamı. Söze hep “Ey hayat!” diye başlayan bir adamı…
“Ağzın tat görmesin ey hayat! Yine kandırdın beni…”
Ve hayatın ilmeği kaçmış. Aradan şiir görünmüş.
…Zar tutuyorsun ey hayat bu kaçıncı sevgili
Yanlış ata oynamışım gözlerim öyle dedi.
Güzeldim de galiba bunu nasıl söylesem:
Eline sağlık Tanrım leyla çok güzel olmuş
Tanrım eline sağlık dünya da çok güzel olmuş
Keşke biraz ölmesem.”
Keşke biraz öldürmesen! diyesi geliyor insanın bu dizlerden sonra. Güzellik uykularına dalmış genç edebiyatçılarımıza “Ölün ve Uyanın!” diye seslenen Tenekeci, tam bir İbrahim portresi çiziyor karşımızda. Önce âlev alıyor kelâm gözde, sonra bir bakıyorsunuz her yer gül mevsimi oluvermiş.
“…Beni ateşinle koru su içip geleceğim
Kardeşimi de koru bir diğer kardeşimden
Ve kimseye söyleme beş mermin olduğunu
Seni kral sansınlar ve sen de hisset bunu
Hisset ki iliklenmesin göğsüne
Köşeye kıstırılmış bir kaçağın korkusu"
Kardeşimide koru diğer kardeşinden derken ki incelik işler ruhumuza burada. Kardeşilik kavramını bir kez daha çarpar yüzümüze ve çıkar dışarı;
“…Yoksun ya
Güvercin avlıyor avluda kedi
Kızlar gülüşüyor bahçede
Gül üşüyor –gül üşür-
Yoksun ya, bezden anne
Yapıyor öksüz
Öpmek için kendisine.”
Yine bir sükût oturur içimize “ah” ile karışık. İşte yine şiirin belini kırıyor adam. 90’lı yıllara damgasını vuran şairimizin birkaç nüktesi ile nokta koymak isteriz yazımıza.
"Rabb’im sen olmasan
Kimin aklına gelirim ben."
İstanbul:" sağlı sollu park etmiş evler..."
İyiye gitmek:" doktor, her geçen gün iyiye gittiğimi söylüyor.
İyinin neresi olduğunu soruyorum ona. Birtakım tıbbi terimler sıralıyor ve sonra garip bir şekilde gülüyor."
Benim hayatım: Hızla giden bir taksiyi durdurup şoföre saat sormak.. Benim hayatım böyle bir şey olmalı.
Sempati:" -ben de buranın yabancısıyım
İlk defa gittiğim bir şehirde, en çok kimlere sempati duyuyorum?
Adres sorduğum zaman, yukarıdaki cümleyi kullananlara..."
İntihar: " ´intihar, can alıcı bir konudur´ , dedim.
Güldüler..."
Yedikule göğüs hastalıkları hastahanesi, 3.servis
"Canımı alma, o bana lazım
Demiş bulundum, değil mi tanrım..."
Rahman’ın “oku” emrinden sonra, bu oku’maya kulak verenlerden seçtiği ve kalemine “Ol!” dediği bu asude şahsiyete teşekkürlerimi bir borç biliyorum
Hüzün yakanızı bırakmasın…
[ Mehlika Toyga ]
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder