2 Mart 2012 Cuma

[ Göğe merdiven dayadım ... ]





DÜŞER BAKIŞLARIM YERE...


Göğe merdiven dayadım, yıldız toplamak istersin diye

O yıldızları alıp bir fanusa yerleştirmek geçerse içinden bir de, gök mavisinde seçtim

Bak masanın üzerinde, tam da evin geceye nazır köşesinde; loş ve narin ve dilrüba...

Hani olur da yıldızlarla sohbet hoş gelir, oturursun bir köşeye; içine düşer nadide bir tını

Ve başlar geriden sadası kozmosun...

Kaybolursun,

Ben bulurum seni yıldızların arasında en parıldayan halinle,

                                                          en parıldayan halinle,

                                                          en parıldayan halinle

Göğe merdiven dayadım, ‘sonu var mı şu evrenin’ merak eder de bakmaya çıkarsın diye

Uzayın içinde salınırsın da uçuşur eteklerin

Oraların da sokak kedileri vardır belki, ürkek bakarlar duvar diplerinde; okşarsın gıdığından birinin

Uzay okaliptüsleri kokusunu bırakır, dağ laleleri rengarenk açar belki; doyamazsın

Ve ırmaklar dökülür gezegenlerden,

Ve çöl fırtınası kumları tepelerden tepelere taşır,

Ve sen, ‘dünya da ne küçükmüş’ dersin

Ben seyrederim senin özgür gülüşünü kendi penceremden,

                                                        kendi penceremden,

                                                        kendi penceremden...

Göğe merdiven dayadım, bir de oradan bakmak istersin buralara diye

‘Nasıl görünüyoruz’ sorarım sana, olur da geri gelirsen yer’e

Hem belki özlemiş olursun beni, ben’li her şeyi; sevinirim, bir garip telaş kaplar içimi

Oralarda acı yoksa eğer, savaş yoksa eğer, zulüm yoksa eğer...

Beni de tutup elimden merdiven boyu sürüklersin belki, dolaşırız

Bana en sevdiğim tatlıdan yedirirsin, en sevdiğim renge boyarsın kaldırım taşlarını

Ve ben sana dilbeste,

Ve ben sana dildade,

Ve ben sana pervane...

Gezinirim peşinsıra o yıldız senin, bu yıldız benim;

                                o yıldız senin, bu yıldız benim;

                                 o yıldız senin, bu yıldız benim...


Göğe merdiven dayadım, olur ya güneşe varmak istersin diye

Bir avuç sıcak alıp güneşten, üşüyen yüreklere dağıtırsın azar azar... azar azar...

Park köşelerinde uyuyakalmışlara; evsiz tüm insanlara, bir de hayvanlara

Belki biraz da bana;

Sensizlikten titreyen düşlerime, düş bahçelerime...

İçimde donan her ne var ise, soğuktan kararan her ne var ise, kanayan her ne var ise...

‘Çık sıcağını kendin al güneşten’ dersen bir de, düşer bakışlarım yere

Yine.

Eteklerinde dolaşan yıldızlardan biri kopar da konar avucuma,

                                                        konar avucuma,

                                                        konar avucuma

Göğe merdiven dayadım; mümkün olanda değil, olmayanda hep arandığın için belki

Yer’de bulamadığın kendini orada belki

Yer’de bulamadığın sevgini orada belki

Yer’de bulamadığın her ne ise orada belki...

Göğe merdiven dayadım, gel de götür sen’i.

Naz FERNİBA ]

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder